한국   대만   중국   일본 
? ORTODOKSLUK - TDV ?slam Ansiklopedisi

ORTODOKSLUK

Muellif:
ORTODOKSLUK
Muellif: KUR?AT DEM?RC?
Web Sitesi: TDV ?slam Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV ?slam Ara?tırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2007
Eri?im Tarihi: 31.05.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ortodoksluk
KUR?AT DEM?RC?, "ORTODOKSLUK", TDV ?slam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ortodoksluk (31.05.2024).
Kopyalama metni

Bugun Ortodoksluk, 400 milyona yakın mensubu ile Katolik ve Protestanlık’tan sonra sayısı ve yayıldı?ı alan acısından Hıristiyanlı?ın ucuncu buyuk mezhebini olu?turur. Ortodoks co?rafyası buyuk oranda Do?u Avrupa ve Anadolu ile sınırlıdır. Bununla birlikte Ortodokslu?un Hıristiyanlık icerisindeki tarihi onemi co?rafi ve istatistiki buyuklu?unden daha ileri duzeydedir. Gerek tarihi gerekse siyasi sebeplerden dolayı ice kapalı bir atmosferde ya?ayan Ortodoksluk, son birkac on yıldan beri (ozellikle Sovyetler Birli?i’nin coku?unden itibaren) modern dunyaya entegre olma yoluna girmi? gorunmektedir. Bu farklı tarihi geli?im cizgisine paralel olarak Ortodokslu?un teolojisi de di?er hıristiyan mezheplerine gore de?i?iklik arzeder.

Ortodoks (do?ru yol) kelimesinin bugun ozel bir mezhebi ima edecek ?ekilde kullanımı XI. yuzyıldan onceye gitmez. Ortodokslar’ın kendileri icin kullandı?ı yaygın ibare daha cok “Ortodoks Katolik kilisesi”dir. Bu ifade, mezhebin hem do?ru goru?u temsil etti?i hem de evrensel (katolik) oldu?u iddiasını yansıtır. Buyuk oranda Anadolu co?rafyasında geli?ip yayılmaya ba?layan Ortodoksluk, ozel karakterini daha cok uzerine temellendi?i Grek kulturunun hıristiyanla?tırılmasından alır. Bu temel yapı, geli?im cizgisini antik Latin du?uncesinden alan Katoliklik ile Ortodoksluk arasındaki farklılı?ın da zeminini olu?turur.

Tarihsel Geli?imi. Ortodoks gelene?inin temellendi?i kulturun Kapadokyalı uc kilise babası tarafından olu?turuldu?u soylenebilir. IV. yuzyıl civarında ya?ayan Nysalı Gregory, Nazianlı Gregory ve St. Basil, Grek ve ozellikle Aristo felsefesini Hıristiyanlı?a sokarak teolojik anlamda Ortodokslu?un zeminini hazırlamı?lardır. Bununla birlikte Ortodokslu?un tarihsel geli?iminin ba?langıcını daha ziyade IV. yuzyıldan itibaren vuku bulan siyasi ceki?melere ve ?stanbul’un yeni bir siyasal merkez olarak ortaya cıkmasına kadar geriye goturmek mumkundur. 330’da Roma ?mparatorlu?u ba??ehrinin ?stanbul’a ta?ınması Roma’da yerle?ik olan siyasi ve dini otoriteleri rahatsız etti. ?stanbul’un dini yonden ta?ıdı?ı oneme dair anlatılan ce?itli hikayeler, bu ?ehre Hıristiyanlık acısından me?ruiyet kazandırmaya calı?tı. Mesela Roma ?ehri kendisini Petrus’a dayandırırken ?stanbul Kefernoumlu balıkcı Andreas’a dayandırmaktaydı.

Petrus’un Roma ile ili?kisi kadar olmasa bile ?stanbul’un Andreas’la ili?kisi hakkındaki kanaatler yaygın ?ekilde benimsendi. Roma ile ?stanbul arasındaki ilk mucadele, ?mparator Konstans ve Konstantius zamanında 343’te Sardika’da (Sofya) toplanan konsilde ortaya cıktı. ?mparatorlu?un do?u topraklarının yoneticisi olan II. Konstantius, Ariuscu e?ilimlere sahipken batıda egemen olan Konstans ?znik gelene?ini devam ettirmekteydi. Papa Julius’un talebi uzerine toplanan konsilde Ariusculuk heterodoksi olarak nitelendirildi ve do?ulu yetkililerce gorevinden alınması istenen Athanasius’un yerinde kalması karara ba?landı. Roma, ?stanbul’un tehlikeli yukseli?inin onunu kesmek amacıyla kiliseyle ilgili her turlu resmi kararda tek yetkili merciin kendisi oldu?unu ilan etti. Do?ulu piskoposlar ise konsil kararlarının hicbirini tanımadılar. ?stanbul ve Roma kiliselerinin birbirlerinden ayrılmaya ba?ladı?ı surecin cıkı? noktası bu polemikten sonra hız kazanmı?tır.

381’de ?mparator I. Theodosios’un topladı?ı ve hicbir Romalı temsilcinin ca?rılmadı?ı ?stanbul Konsili’nde Roma’dan sonra ikinci yetkili merciin ?stanbul oldu?u ilan edildi. ?stanbul Konsili’nin disiplin ve hiyerar?i konularındaki kararları Katolikler’ce asla teyit edilmemi?tir. Konsilin ucuncu kanonunda yer alan, “Yeni Roma olarak ?stanbul piskoposlu?u Roma’dan sonra gelmektedir” maddesi Romalı yetkililerce ?iddetle ele?tirilmi?tir. Bu konsilden itibaren Trakya metropolitleri uzerinde egemen olan Heraklia piskoposlu?u onemini iyice kaybederek yerini ?stanbul’a bırakmı?tır.

Daha cok Isa’nın tabiatı konusundaki tartı?maları bastırmaya yonelik olarak 451 yılında toplanan dorduncu ekumenik konsilde (Kadıkoy Konsili) ?stanbul’un Roma ile e? imtiyazlara sahip oldu?u goru?u resmen onaylandı. Kadıkoy Konsili (28. kanon), Asya ve Trakya’daki butun metropolitlerin ?stanbul piskoposlu?unca tayin edilmesi gerekti?ini ongorerek ?stanbul’un hakimiyetini pratik konularda da guclendirdi. Gerek bu karar gerekse Roma’nın ustunlu?unun Petrus’tan de?il kilise babalarınca bah?edilen imtiyazdan geldi?ini savunan konsil kanonları Katolikler’ce asla kabul gormedi. Ayrıca daima ?stanbul kilisesinin yetkisini kabul eden Kudus piskoposlu?u da patriklik seviyesine yukseltilerek Roma’nın do?udaki faaliyet alanı daraltılmaya calı?ıldı. Kadıkoy Konsili’nden itibaren imparatorların din konusundaki egemenlikleri bir hayli hız kazanmı?tır. ?stanbul’un guclendirilmesinde imparatorların bu arzusu gozden kacırılmaması gereken onemli bir noktadır. ?mparatorların dini i?lere mudahalelerine en onemli orneklerden ilki I. Iustinianos’un (Justinyen) tavrıdır (VI. yuzyıl). Merkezi otoriteyi guclendirmek amacıyla hazırlattı?ı “sivil hukuk”unda Justinyen ?stanbul’u Roma’dan sonra ikinci sıraya koydurtmu?tur.

Roma ve ?stanbul arasındaki en onemli kırılma noktası VI. yuzyılda vuku bulmu?tur. 595 yılında ?stanbul Patri?i IV. John (the Faster), tarihte ilk defa ekumenik patrik unvanını alarak ?stanbul’un tek ve evrensel kilise oldu?unu ileri surdu. Batılı din adamları papanın bile bu unvanı kullanmaya cesaret edemedi?ini ileri surerek John’u ?iddetle ele?tirdiler. Bu tarih iki kilise arasındaki kavganın zirveye ula?tı?ı bir doneme i?aret eder. Mucadele 726-843 yılları arasına tekabul eden ikonoklazm doneminde de surdu. ?mparator III. Leo (Isaurian) VIII. yuzyılda, devletin merkezi otoritesini yeniden olu?turma projesinin bir parcası olarak ikonoklast hareketi ba?latıldı?ında Sicilya, ?lirya ve bazı Ege adalarının yonetimini Roma’nın elinden alıp ?stanbul’a devretti. Leo’dan sonra ikonoklastik donemin ?iddetini arttırdı?ı V. Konstantin zamanında Roma’daki Patrik III. Stefan, kuzeyden gelen Lombard tehdidi kar?ısında ?stanbul’daki hukumetten istedi?i yardımı alamayınca Cermen kabileleri Latin dunyasına ait bazı toprakları ele gecirdi. Roma’nın asla unutmadı?ı bu olay do?u co?rafyası ile irtibatın tamamen sona ermesine sebep olmu?tur.

Do?u-Batı ya da Ortodoks-Katolik ayrı?masının bundan sonraki sureci ?stanbul’da Photius’un patrik secimiyle ilgilidir. Donemin en onemli bilginlerinden olan Photius’a ait cok sayıda eserden ozellikle Myriobiblon (bin kitap) en iyi bilinenidir. 857’de ?stanbul patri?i olan liberal e?ilimli Ignatius’un devrilerek yerine Latin kulturunden nefret eden Photius’un getirilmesi Roma’nın asla hazmedemedi?i bir hadise oldu. Ote yandan Photius’un laik kokenli olması da Roma’yı rahatsız etmi?tir. ?ki kilise arasında di?er bir problem de IX. yuzyılın ortalarında Balkan halklarının hıristiyanla?tırılması konusunda ortaya cıkmı?tır. Balkan topraklarında ya?ayan putperest Slav halkları arasında misyon faaliyetine giri?en ilk merkez Roma olmu?tur. Fakat Roma’nın ustunluk kurma amacıyla ba?lattı?ı bu faaliyetler bizzat Patrik Photius’un cabaları sayesinde sonucsuz kalmı? ve ?stanbul patrikli?i Balkanlar’ın hıristiyanla?tırılması i?ini ustlenerek bolgedeki egemenlik yarı?ını kendi lehine cevirmi?tir.

Photius’un yol actı?ı olayın bir benzeri de XI. yuzyılda iki kilisenin birbirinden ayrılmasıyla sonuclanacak ?ekilde Patrik Michael Cerularius nezdinde ya?anmı?tır. 1043’te ?stanbul patri?i olan Cerularius 1053’ten itibaren Roma’ya kar?ı ?iddetli bir kampanya ba?lattı. Kendine ba?lı Ahrida metropolitanlarından biri olan Leo’yu da bu i?te kullanan Cerularius ?stanbul’daki butun Latin kiliselerini kapattı. 1054’te Patrik Cerularius ile goru?meye gelen Kardinal Humbert ile Roma ve ?stanbul kiliseleri arasındaki ipler koptu. Papalı?ın ?stanbul’a yonelik tavırlarından rahatsız olan patrik kardinale randevu vermedi. Kardinal, ?stanbul kilisesinin farklı goru?lerinden dolayı sapkın oldu?una dair bir papalık belgesini Ayasofya’ya bırakarak Roma’ya dondu. Buna kar?ılık ?stanbul kilisesi de Roma’nın Ruhulkudus konusundaki inancının sapkınlık icerdi?ini vurgulayan kar?ı bir belge hazırladı ve bunu Roma’ya iletti. Bu kar?ılıklı restle?me ve birbirini aforoz etme iki kilise arasındaki mutlak ayrılı?ın ilanı oldu.

Bu arada siyasi kavgalara teolojik kavgaların yol actı?ı sarsıntıları da eklemek gerekir. Bunların en onemlisi Ruhulkudus’un men?eiyle ilgili “filoque” meselesidir. Bu meselenin ozu, Ruhulkudus’un Baba ve O?ul’un her ikisinden birlikte mi yoksa sadece Baba’dan mı cıktı?ı konusuyla ilgilidir. Katolikler birinci, Ortodokslar ikinci inancı benimsemi?tir. Ruhulkudus’un O?ul’dan da cıktı?ı ibaresini ekleyerek aslında ?znik Konsili’nde olmayan bir unsuru kabul eden Roma, Ortodokslar’ın nezdinde heterodoks bir inancın ta?ıyıcısı olarak gorulmu?tur. Bu tartı?ma iki mezhep arasındaki en onemli teolojik sorundur. ?lerleyen donemlerde Roma ve ?stanbul kiliseleri zaman zaman yeniden birle?me cabaları gostermi?lerdir. 1098 Bari, 1274 Lyon, 1438 Ferrara-Florance konsilleri bu cabaların en onemli ornekleridir. Fakat sonuncusu 1452’ye denk gelen bu cabaların hicbirinin ba?arılı olmadı?ı bilinmektedir. Turkler’in ?stanbul’u fethinden itibaren Ortodokslu?un tarihi geli?imi farklı bir cizgiye oturmu?tur. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren Osmanlı topraklarındaki Ortodoks tebaa millet sistemi icerisinde ?stanbul’daki patrikhaneye ba?lanmı?tır.

1439’daki Florance Konsili’nde Ortodokslu?un Katoliklik’le birle?mesi soz konusu oldu?unda Rus Ortodoksları buna ?iddetle kar?ı cıktılar. 1448’de Rus piskoposlar meclisi tarafından ba?a gecirilen metropolitan Jonas, Moskova ve butun Rusya’nın metropolitanı unvanı ile ?stanbul’dan ba?ımsız oldu?unu ilan etti. Bu tarihten itibaren Rus kilisesinin ?stanbul ile egemenlik yarı?ına girdi?i bilinmektedir. 1540’ta metropolitan Macarios, Rus Ortodokslu?u’nu merkezile?tirmeyi planlayan bir sinod topladı. Bundan sonra Rus Ortodoksları guclu bir ?ekilde orgutlenme surecine girdi. Car Feodor Ivanovitch’in stratejisiyle ?stanbul Patri?i II. Jeremias, Moskova metropolitli?ini otosefal kilise olarak kabul etti. Butun do?u patrikleri bunu onaylayarak Moskova’yı be? onemli patriklik ?ehrinden biri olarak tanıdı.

1652’de Patrik Nikon’un Rus Ortodokslu?u’nu Yunan kulturu cercevesinde yeniden olu?turma cabası ulke icerisinde problemlere yol actı. Bu tip reformasyon uygulamalarını kabul etmeyen Rus kiliseleri Raskolniki (eski imanlılar) adıyla yeni bir mezhep olu?turdu. Kısa bir muddet sonra bu grup da kendi icerisinde Belokrinitskaya ve Lipovan Ortodoks kiliseleri olmak uzere ikiye bolundu. Bugun ozellikle onemli olan Belokrinitskaya kilisesi Rusya’da hala populerdir. 1686’da Kiev metropolitli?inin kontrolu ?stanbul’dan Moskova’ya gecince Rus kilisesinin egemenlik alanı ciddi anlamda geni?ledi. Buyuk Petro doneminde Rus Ortodokslu?u giderek devletin resmi cizgisine girdi. XVII. yuzyıldan itibaren kilisenin siyasalla?ması ve resmi hale gelmesini ifade eden bu surec “carizm” adıyla bilinir. 1917 Bol?evik ?htilali’nden sonra Rus Ortodokslu?u ciddi bir takibata u?ramı?, II. Dunya Sava?ı’nda Moskova Teoloji Akademisi’nin acılı?ı bu sureci kısmen de olsa yumu?atmı?tır. 1988’de “Kiev Rusyası’nın vaftizi” adıyla bilinen torenin uzun aradan sonra yeniden yapılması ve pek cok kilisenin tekrar acılması Rus Ortodokslu?u tarihinde bir donum noktası olmu?tur.

Mora isyanından sonra ba?ımsızlı?ını kazanan Yunan Ortodoks kilisesi, 1833’te milli kiliselerinin otosefal oldu?unu ilan etmesinin ardından Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’yle uzla?mazlı?a du?mu?tur. Osmanlı’dan aldı?ı yetkiyle egemenlik alanını kaybetmek istemeyen Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Yunan otosefal kilisesi bugun de ciddi bir mucadele icerisindedir. XIX. yuzyılın sonlarından itibaren ba?ımsızlı?ını elde eden Osmanlı Devleti’ne ba?lı Balkan Ortodoksları buyuk oranda otosefal kilise huviyetini kazanmı?tır. Bulgaristan, Romanya ve Sırp kiliseleri bunun klasik ornekleridir. Ozellikle Sovyetler Birli?i’nin coku?unden sonra ?stanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Yunanistan Ortodoks kilisesi ve Moskova patrikli?i arasında ekumeniklik iddiaları dolayısıyla ciddi problemler ya?anmaktadır (bk. FENER RUM ORTODOKS PATR?KHANES? ; HIR?ST?YANLIK ).

Ortodoksluk di?er hıristiyan mezhepleriyle mukayese edildi?inde ortaya cıktı?ı ve geli?ti?i co?rafyalardaki tarihi ?artların getirdi?i konjonkture paralel olarak atıl, mistik ve melankolik bir kultur do?urmu?tur. Daima devletin siyasal denetim rolunu ustlenen Bizans Ortodokslu?u’ndan beri Ortodokslu?un kaderini politik unsurların belirledi?i soylenebilir. Ortodoksluk XVII. yuzyıldan ba?layarak Protestanlar ile yakın temas icinde bulunmu?tur. Bununla birlikte co?unlukla Lutherci, Kalvinci veya Anglikan cevrelerden gelen ili?ki talepleri, XIX. yuzyıl Ortodoksları’nca kendi aleyhlerine yoneltilmi? misyonerlik cercevesinde algılanmı? ve bu tarihten itibaren ili?kiler butunuyle kesilmi?tir. Ote yandan Ukrayna’da ve Rusya’da bulunan az sayıdaki Katolik cemaatlerin durumuyla ilgili Vatikan’ın Ruslar’a yaptı?ı baskı da iki mezhebin arasını surekli acmaktadır. 2002’de Papa John Paul’un Rus topraklarında Katolik diyakozluk bolgesi yaratma te?ebbusu Rus Ortodoksları’nca ?iddetle ele?tirilmi?tir. Bununla birlikte Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin ekumeniklik iddiaları dolayısıyla di?er hıristiyan gruplarla son derece sıkı ili?kileri mevcuttur.

?nanclar ve Ritueller. Ortodoks inancları ve ibadetlerinde kutsal kitaptan (ozellikle Yuhanna ?ncili) sonra gelen en belirleyici kaynak kilise babaları etrafında olu?an ve “en mysterion” (“sır yoluyla”) olarak nakledilen geleneklerdir (kilise babalarından gelen rivayetler ve adetler). Ortodoks ilahiyatının merkezinde bilgi problemi durmaktadır. Buna gore ilahi aleme ait bilgiler bilinemez ozelli?e sahiptir. Katoliklik’ten farklı olarak Ortodoksluk ilahi bilginin do?ası konusunda agnostiktir. Tanrısal alemin bilgisi bilinebilir de?il fakat ya?anabilir bir ?eydir. Bundan dolayı teoloji hayata yonelik bir fenomendir. Ortodoks manastır hayatı ve melankolisi bu yorumdan kaynaklanır.

Teslis doktrini Ortodokslu?un da temelidir. Ortodoksluk fonksiyon (hypostasis) anlamında uc ayrı, cevher (ousia) anlamında bir tek varlıktan olu?an teslis doktrinini kabul eder. Buna gore Tanrı fonksiyon anlamında Baba, O?ul ve Ruhulkudus olmak uzere uc ayrı varlıktan meydana gelmi? olsa da esas itibariyle Baba’da butunle?en tek varlıktır. Baba, O?ul ve Ruhulkudus uclusunun olu?turdu?u birlikteli?i kabul eden Katoliklik’ten farklı olarak Ortodoksluk Baba’ya daha oncelikli bir yer vermektedir. Katoliklik’ten Ortodokslu?u ayıran di?er onemli bir teolojik farklılık da Ruhulkudus’un nereden cıktı?ı meselesidir. Hem Baba hem O?ul’dan cıktı?ına inanan Katolikli?e kar?ılık sadece Baba’dan cıktı?ına inanan Ortodoksluk boylece Baba’nın hem O?ul hem de Ruhulkudus’e ustunlu?unu vurgulamı?tır. Onemli teolojik konulardan biri olan Isa’nın tabiatı konusunda Ortodoksluk diofizit goru?u kabul ederek Katoliklik ve Protestanlık’la ortu?se de Ortodoksluk’taki Isa’nın enkarnasyonu meselesi Katoliklik’ten oldukca farklıdır. Katoliklik’te dunyaya gelerek Isa suretinde bedenlenen bizzat tanrının O?ul hypostasisi iken Ortodoksluk’ta enkarne olan hypostasis de?il fakat -cok net tanımlanmamı? olsa da- Logos yani Baba’nın O?ul aracılı?ı ile kelamıdır.

Mesih’i mucizevi olarak do?uran Meryem’le ilgili inancları da di?er hıristiyan mezheplerinkine yakındır. Ortodoksluk’ta Meryem’le ilgili inancların temeli buyuk oranda Bizans co?rafyasındaki Nesturili?in Meryem konusundaki kayıtsızlı?ına tepki olarak geli?mi?tir. Bizans teologları Meryem’in ayrıcalıklı konumunu onu Ortodoks kozmolojisiyle butunle?tirerek vurgulamaya calı?mı?tır. Boylece Meryem kendisinden cıkan tanrı/Isa aracılı?ı ile evrenin var olu?unun sebebi haline dondurulmu?tur. O, ikinci Havva olarak birincinin yaptı?ı kozmik hatayı duzelten ilahi surecin son halkasıdır. Meryem yalnızca Mesih / Isa’nın de?il fakat butun insanlı?ın anasıdır. Ortodoksluk’ta Meryem ?efaatci pozisyonuna kadar yukseltilmi? olmakla birlikte Katolik kilisesinin 1854’te kabul etti?i, Meryem’in annesi St. Anne’den do?u?undan itibaren asli gunahtan muaf oldu?u doktrini ?iddetle reddedilir. Bununla birlikte Meryem “lekesiz” ve “tamamen mubarek”tir. Olumunden sonra o?luyla birlikte semavat alemine alınmı?tır. ?konları aracılı?ı ile Meryem inananlarına pek cok mucize sunmaktadır.

Ortodokslu?u di?er hıristiyan ekollerinden ayıran en bariz farklılık ikonlar konusudur. Kiliselerde ve evlerde ce?itli ki?ilerin resim ve kabartmalarını ifade eden ikonlar, yapılı?ından kullanılı?ına kadar onemli dinsel surecleri iceren tapınma ve rituel nesnesidir. Temel ibadet ikonu daha cok kurtarıcı misyonu dolayısıyla Isa ile ilgili sahneleri icerenlerdir. ?kon ibadeti sahnelerdeki figurler uzerine yo?unla?ma, onlarla aynile?me (mistik birle?me) ve arzu edilen dileklerin ikonlardaki figurler aracılı?ıyla elde edilmeye calı?ılması ?eklinde uc a?amalıdır. Bu rituel kilisede belirli mekanlarda bulunan ikonlar onunde yapılabildi?i gibi evlerdeki ikonlar huzurunda da icra edilebilir. Basitce ikonlar, muminlerin hem Tanrı ile mistik birle?mesine imkan tanır, hem de adeta taleplerin yerine getirilmesinde aracı rolu ustlenir. Bu acıdan bakıldı?ında ikonun hem psikolojik hem teolojik yapısal katmanlardan olu?tu?u gorulecektir. Sanat ya da mimariyle olan ili?kisi de ?uphesiz goz ardı edilmemesi gereken bir di?er ozelli?idir. VIII. yuzyıldan ba?layarak ikon kult merkezlerinin siyasi otoriteyi sarsmasını onlemek icin devletce yonetilen ikon kar?ıtı onlemler yururlu?e konmu?sa da halk arasında son derece populer olmu? ikon severlik (ikonafilizm), konumundan hicbir ?ey kaybetmeden gunumuze kadar varlı?ını korumu?tur.

Ortodoks inanclarını olu?turan temel fenomenlerden biri de sakramentlerdir. Ortodoksluk’ta sakramentlerin sayısı Katoliklik’te oldu?u gibi yedi tanedir. Katoliklik’te sakramentlerin kurtarıcılık fonksiyonu Ortodokslar’da daha cok ikon kultuyle ili?kilendirilmi?tir; bundan dolayı sakramentler Ortodokslar’da daha ziyade ayinsel bir ozellik ta?ır. Bugun Ortodokslar’ca kabul edilen yedi sakrament ve ozellikleri ?u ?ekildedir: a) Ekmek-?arap ayini. Yeni Ahid’e gore cuma gunu carmıha gerilen Isa pazar gunu mezarından dirilerek Baba tanrının yanına yukselmi?tir. Hıristiyanlar bugunu yadetmek uzere her pazar kilisede ekmek-?arap sakramentini icra ederler. Kiliseye gelen mumin tarafından icilen ?arap Isa’nın kanına, hamur da etine donu?mektedir. Katoliklik’te ekmek-?arap daha cok Isa’nın kurbanlı?ını, Ortodokslar’da ise daha cok ayine katılanların Isa ile mistik birle?imini ifade eder. b) Vaftiz. Isa’nın Urdun nehrinde Yahya tarafından vaftiz edilmesinin temsili olan bu sakrament Ortodokslar’da tanrının Isa’da bedenle?mesinin tekrarıdır. Vaftiz edilecek cocuk kilisede gorevli din adamlarınca uc kere su dolu bir hazneye batırılır. Boylece Katoliklik’teki anlamıyla olmasa bile vaftiz edilen cocuk ilk gunahtan temizlenmi? kabul edilir. c) Konfirmasyon. Vaftizden hemen sonra yapılır. Din adamı ozel bir ya?la cocu?un alnına, gozlerine, burnuna, a?ız ve kulaklarına hac i?areti yapar. Bu sakramentle cocuk hıristiyan cemaatine kabul edilmi? olur. d) Tovbe. Her Ortodoks yılda hic olmazsa bir defa din adamının huzurunda gunahlarını itiraf ederek ba?ı?lanır. Vaftizden sonra i?lenen gunahlardan temizledi?i icin tovbe ikinci vaftiz pozisyonunda gorulur. e) Kutsal hiyerar?i. Ortodoks kilisesinde uc temel rutbe mevcuttur: Piskopos, papaz ve diyakoz. Bu gorevlere atanma ayin e?li?inde icra edilir. Ortodoks ruhaniler iki temel gruba ayrılır: Beyazlar (evli ruhaniler) ve karalar (manastır ruhanileri). Evlenmek isteyen din adamları diyakoz olmadan once bunu yapmak zorundadır. Manastırda gorevli olanlar evlenemezler ve piskopos olanlar manastırdaki ruhanilerden secilir. Ortodoksluk’ta sık kullanılan patrik unvanı esasta temel hiyerar?ik unvanlardan de?il sadece makam unvandır. Bazı otosefal kiliselerin piskoposları bu adı ta?ır. Otosefal olmayan kilise liderleri ba?piskopos veya metropolit unvanını alır. Manastırlarda bulunan ke?i?lerin liderleri “archimandrite”, ke?i?ler ise “higumenos” adını ta?ır. Kutsal hiyerar?i yetkisini Petrus aracılı?ı ile Isa’dan aldı?ı icin belli bir karizmaya sahiptir ve onlara teslimiyet Isa’ya teslimiyet anlamına gelir. f) Evlilik. Din adamı olmayan insanlar icin evlilik, prototipini Adem ve Havva’nın uyguladı?ı ?ekilde ozurlu durumlar haric zorunludur. Ortodoks kilisesi bo?anmaya ve ucuncuye kadar yeniden evlili?e izin verir. g) Hasta ya?lanması. Kutsanmı? ya?ın din adamı tarafından hastaya surulmesini iceren bu sakrament hastayı ?ifaya kavu?turma arzusu ve gunahların affını sa?lamak icin uygulanır.

Ortodokslu?un karakteristik unsurlarından biri de kilise orgutlenmesiyle alakalıdır. Buna gore Ortodoks kilisesi otosefal ve otonom olmak uzere iki tur orgutlenme ozelli?ine sahiptir. Otosefal kiliseler kendi ba?larına karar alabilen ba?ımsız kilise unsurlarıdır. Otosefal kiliseler belirli ?ehirleri veya bir ulkenin tamamını iceren organizasyonlardır. Herhangi bir co?rafyanın otosefal secili?i buyuk oranda o co?rafyadaki Ortodoks mirasın gucu veya halkın nufusu ile alakalıdır. Buna dayalı olarak bugun ?stanbul, ?skenderiye, Antakya, Kudus, Bulgar, Sırp, Moskova, Rumen, Gurcistan, Kıbrıs, Yunan, Polonya, Arnavutluk ve Cekoslovakya olmak uzere on dort otosefal kilise vardır. Bunların arasında tarihi acıdan onemi dolayısıyla ?stanbul’un (Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi) yeri ayrıcalıklıdır. ?stanbul otosefal kilisesi resmi olarak Turkiye’de dort piskoposluk (Kadıkoy, ?mroz [Gokceada], Adalar, Terkos) ve Yunanistan’da iki piskoposluk (Girit ve Oniki adaların bir kısmı) bolgesine ayrılmı?tır. Ayrıca Aynaroz Manastırı ve Patmos adası gibi Yunanistan’daki bazı bolgeler de Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne ba?lıdır. Amerika Birle?ik Devletleri, Avustralya, ?ngiltere, Fransa, Almanya gibi bazı ulkelerdeki piskoposluklar da yetkili merci olarak ?stanbul otosefal kilisesini tanırlar.

?c i?lerinde kısmen ba?ımsız olan, fakat genellikle bir otosefal kiliseye tabi olarak faaliyet gosteren kiliselerse otonom kiliseler adıyla bilinir. Bugun Finlandiya, Japonya, Cin, Estonya-Litvanya, Macaristan ve Makedonya piskoposlukları otonom kiliseleri meydana getirir. Co?unlukla Karamanlı Turk Ortodoksları’nın olu?turdu?u ve merkezi Karakoy’de bulunan Turk Ortodoks Patrikhanesi ise bugun Cumhuriyet’in kurulu? yıllarındaki oneminden uzakta ve daha cok sembolik bir ozelli?e sahiptir.

Ortodokslu?un di?er hıristiyan mezheplerinden farklı bir ba?ka yonu liturjik takvimle alakalıdır. Ortodokslar’da ibadet ve ibadete e?lik eden ritueller son derece ruhani ve ayrıntılıdır. Katolik mezhebindeki liturji, hem takvim hem rituel olarak Latin gelene?ini izlemesi sebebiyle kısmen Ortodoksluk’tan ayrılır. Ortodoks liturjisi Bizans liturjisinin etkisi altında kalmı?tır. Yakla?ık III ve IV. yuzyıllardan ba?layarak daha cok Suriye’deki hıristiyan liturjisinin merkezi pozisyonunda olan Antakya gelene?i, Kapadokya hıristiyan gelene?iyle kayna?arak bugun Bizans liturjisi denilen ritueller butununu meydana getirmi?tir. Buyuk oranda Antakya ve kısmen Kapadokya liturjik gelene?inin olu?turdu?u yapı sadece Bizans de?il, Ermeni kilisesi gibi do?udaki Hıristiyanlı?a ait pek cok mezhebin liturjisine de kaynaklık etmi?tir. Bizans liturjisi de kendi icerisinde Saint Basil, Saint John Krisostom ve Saint Gregory Dialogos (St. Grejory the Great) olmak uzere uce ayrılır. Herhangi bir ibadet ya da ayin esnasında uygulanacak liturjiler bu uc modelden biri e?li?inde icra edilir.

Ortodoksluk’ta liturjik yıl 1 Eylul’de ba?lar, 31 A?ustos’ta sona erer. Bazı kutlamaların tarihi sabit, bazıları da de?i?kendir. Kutlamalar buyuk oranda Isa, Meryem, azizler, peygamber, melekler, mucizeler, tarihi olaylar ve oruc gibi geleneklerden olu?ur. Adeta yılın her gunune bir kutlamanın denk du?tu?u Ortodoks takviminde kutlamaların en onemlilerini ?u ?ekilde ozetlemek mumkundur: a) Paskalya (Easter) . Ortodoksluk’ta en onemli bayramdır. Yılın ce?itli donemlerinde tarihi de?i?en Paskalya Katolikler’dekinden biraz daha gec nisanın ilk gunleriyle mayısın ilk gunu arasındaki tarihe denk du?er (2006 yılı itibariyle Ortodokslar’da 23 Nisan, Katolikler’de 16 Nisan). Isa’nın carmıha gerili?inden uc gun sonra yeniden dirili?ini yadetmek uzere yapılır. Boylece bayram Isa’nın yeryuzundeki misyonunun kemale ermesini ifade eder. b) Meryem’in (Theotokos’un Tanrı Annesi) do?umu (8 Eylul) . Kilise gelene?ine gore Meryem, Joachim ve Anna adıyla bilinen ve kilisece aziz ilan edilmi? yahudi bir ciftten do?mu?tur. Bayram Meryem’in bu tarihteki do?umunu yadetmek icin kutlanır. c) Aziz ve hayat veren hacın yukseltili?i / bulunu?u (14 Eylul) . Isa’nın uzerinde gerildi?i hac Bizans ile yapılan sava?ta ?ranlılar tarafından Kudus’ten alınmı? ve ?ran’a goturulmu?tur. Gelene?e gore VII. yuzyılda Bizans ?mparatoru Herakleios hacı ?ran’dan getirerek yerine koydurmu?tur. Bu amacla kutlanan bir bayramdır. d) Meryem’in tapına?a sunulu?u (Kasım 21) . Gelene?e gore Meryem genc kızken kutsanmak uzere Kudus’teki tapına?a sunulmu?, orada ya?amı? ve Yusuf’la oradayken ni?anlanmı?tır. Meryem’in iffetini sembolize eden bir bayramdır. e) Isa’nın do?umu (25 Aralık) . Isa’nın do?umu dolayısıyla kutlanan ve Batı’da Noel olarak bilinen bayramdır. f) Epiphani (6 Ocak) . Isa’nın Urdun nehrinde Vaftizci Yahya tarafından vaftizi ve yeryuzu misyonuna ba?lamasının anısına kutlanır. g) Isa’nın tapına?a sunulu?u (2 ?ubat) . Luka’ya gore (2/22-35) Meryem ve Yusuf’un cocuk Isa’yı kutsanmak uzere Kudus’te tapına?a goturmeleri adına kutlanır. h) Meryem’e melek tarafından Isa’nın mujdeleni?i (25 Mart) . Luka’ya gore (1/26-38) Cebrail, Meryem’e gebe kalaca?ını ve bir cocuk do?uraca?ını mujdeler. ı) Isa’nın Kudus’e giri?i (Palm sunday, Easter’den bir hafta onceki pazar) . Isa’nın carmıha gerilmeden once ellerinde palmiyelerle onu kar?ılayanlar arasında e?ek uzerinde son defa Kudus’e giri?ini anmak uzere kutlanan bir bayramdır. i) Isa’nın mi‘racı (Easter’den kırk gun sonra) . Isa carmıhta yeniden dirili?inin kırkıncı gununde ?akirdlere gorunmu? (Luka, 24/50-51), ardından Baba’nın sa? tarafında oturmak uzere go?e yukselmi?tir (Matta, 16/19). k) Pentakost (Easter’den elli gun sonra) . Isa’nın carmıhta yeniden dirilmesinden sonraki ellinci gun ?akirdlerin dua icin bir araya geldikleri esnada Ruhulkudus onlara gorunur. ?akirdler ?a?kın bir ?ekilde tuhaf alametler gostererek Ruhulkudus’u seyrederler. Bayram bu gunun anısına kutlanır. l) Isa’nın suret de?i?tirerek zuhuru (Transfigurasyon, 6 A?ustos) . m) Meryem’in uykuya dalı?ı / olumu (15 A?ustos) . Bu bayram, Meryem’in mezardan diriltilerek Isa’nın yanına alındı?ı gunu kutlamak amacıyla yapılan onemli Ortodoks bayramlarından bir di?erini te?kil eder. Ortodoksluk’ta bu temel bayramlardan ba?ka yılın ce?itli gunlerine da?ılmı? cok sayıda bayram mevcuttur. Bunların iclerinde en onemli olanlarından birkacı Eylulun 1’inde Isa’nın tapınaktaki vaazı, Oca?ın 1’inde Isa’nın sunneti, Eylulun 23’unde Vaftizci Yahya’nın ana rahmine du?u?u, Haziranın 24’unde Vaftizci Yahya’nın do?umu ile ilgili bayramlardır. Ortodoksluk’ta pazar gunu (Isa’nın carmıha gerili?inden sonra ucuncu gun dirili?i, Kyriake Hemera) kutlamaları Katoliklik’le aynı oneme ve muhtevaya sahiptir.

Ortodoks mezhebinde din adamları icin gunluk dokuz ibadet vakti vardır. Halk ise ak?am (esperionos, Batı’da vespers) ve sabah (orthros, Batı’da matins) olmak uzere gunde iki vakit ibadet yapar. Kilisede veya evde yapılabilen ibadetler Katoliklik’ten farklı olarak mutlaka ikonların onunde icra edilir. Katoliklik’tekine benzer ?ekilde Lent orucu Easter’den onceki yedinci pazartesi gunu ba?lamak uzere toplam kırk gundur. Lent boyunca et, sut urunleri, balık, ?arap ve zeytinya?ı tuketilmez. Sadece cumartesi ve pazar gunleri ?arap ve zeytinya?ına izin verilir. Lent donemi boyunca be? pazar ozel kutlamalar yapılır. Lent sırasında hazlardan uzak durulur, ibadet ve hayır gibi i?ler onem kazanır (ikincil derecedeki oruc gunleri icin bk. ORUC ).

Ortodokslu?u Katoliklik’ten ayırarak kendi kimli?inin olu?masına katkıda bulunan doktrinlerden bir tanesi de a‘raf (purgatory) inancı ile ilgilidir. Katolikler olumden sonra adeta bekleme yeri mahiyetinde olan a‘rafa inanırlarken Ortodokslar’da bu inanc yoktur. Ortodoksluk’ta olenlerin akıbetiyle ilgili inanclar Katoliklik’ten daha mu?laktır. Bununla birlikte Ortodokslar, olenlerin adeta yeniden dirili? gunune kadar uyku haline benzer bir durumda beklediklerini du?unurler. Ortodoksluk’ta son derece onemli olan azizlerin olenler icin ?efaat edebilece?i ?eklindeki inanc da bununla ilgilidir. Ortodoksluk’ta ba?ta Meryem olmak uzere azizlerin yeri e?sizdir. Azizlerin resmedildi?i ikonlar da dileklerin yerine gelmesi icin ?art olan araclardır.

Ortodoksluk’taki en klasik kurumlardan olan manastır (laura) hayatı muhtemelen Suriye aracılı?ıyla IV. yuzyıl civarında Mısır’dan Anadolu’ya gelmi?, Kapadokyalı babalardan Saint Basil tarafından Bizans kulturu cercevesinde yeniden yapılandırılmı?tır. Katoliklik’teki manastır hayatı entelektuel bir boyut ta?ırken Ortodoks manastırları daha cok inziva ve atalet yerleri haline donmu?tur. Geleneksel kurallara gore manastıra girmek isteyen aday uc yıl boyunca sivil bir statude ke?i?lik hayatına giri? yapar. Bu donemin ba?arıyla tamamlanı?ının ardından aday sembolik birtakım giysileri alarak manastıra kabul edilir. ?ki yıl kadar sonra bekarlık, ba?lılık ve iman yemini edilerek ke?i?lik unvanı kazanılır. Manastır hayatı oldukca katı kurallara ba?lanmı?tır. Modern zamanlarda Ortodoks manastır hayatına en iyi ornek ?uphesiz Yunanistan Aynaroz’daki Athos Manastırı’dır. X. yuzyılda Trabzon do?umlu Athanasius adlı bir ke?i?in kurdu?u manastır bugun ?stanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin idaresi altındadır. XX. yuzyılın ba?ında 7500 civarında ke?i?in bulundu?u Athos’ta gunumuzde 2000 kadar ke?i? ya?amaktadır. Ortodoksluk’ta kadınlara mahsus manastırlar da mevcuttur.


B?BL?YOGRAFYA

A. Fortescue, The Orthodox Eastern Church , London 1911.

S. Salaville, Eastern Liturgies , London 1938.

E. Benz, The Eastern Orthodox Church: Its Trought and Life (trc. C. Winston ? R. Winston), New York 1963.

S. Runciman, The Eastern Schism , London 1963.

a.mlf., Byzantine , London 1990.

T. Ware, The Orthodox Church , London 1964.

S. Gero, Byzantine Ikonoclasm during the Reign of Leo III , Louvain 1973.

V. Lossky, The Mystical Theology of the Eastern Church , London 1973.

a.mlf. ? L. Ouspensky, The Meaning of Ikons (trc. G. E. H. Palmer ? E. Kadlovbousky), New York 1982.

J. Meyendorff, Byzantine Theology: Historical Trends and Doctrinal Themes , New York 1983.

J. M. Hussey, The Orthodox Church in the Byzantine Empire , Oxford 1987.

Gregory of Nyssa, Selected Writings and Letters ( Nicene and Post-Nicere Fathers icinde, ed. Ph. Schaff ? H. Wace), New York 1989-94, V.

Gregory Nazianzen, Orations ( a.e. icinde), VII, 203 vd.

John of Damascus, De Fide Orthodoxa ( a.e. icinde), IX.

K. Ware, The Orthodox Way , Oxford 1993.

C. N. Tsirpanlis, Greek Patristic Theology: Basic Doctrines in Eastern Church Fathers , New York 1995, I.

Yorgo Benlisoy ? Elcin Macar, Fener Patrikhanesi , Ankara 1996.

M. Quenot, The Ikon , New York 1996.

Ali Erba?, Hıristiyan Ayinleri: Sakrementler , ?stanbul 1998.

Mehmet Celik, Siyasal Sistem Acısından Bizans ?mparatorlu?u’nda Din-Devlet ?li?kileri (Kurulu?undan X. Yuzyıla Kadar) , ?zmir 1999, I.

M. Azkoul, Once Delivered to the Saints: An Orthodox Apology for the New Millenium , Seattle 2000.

?inasi Gunduz, Pavlus: Hıristiyanlı?ın Mimarı , Ankara 2001.

Omer Faruk Harman, “Gunumuzde Ortodoks Hıristiyanlık”, Dinler Tarihi Ara?tırmaları-III , Ankara 2002, s. 187 vd.

Kur?at Demirci, Bir Hıristiyan Mezhebi Olarak Ortodokslu?un Teolojisi , ?stanbul 2005.

J. L. Hromadka, “Do?u Ortodokslu?u” (trc. Gunay Tumer), , XVII (1969), s. 239-258.

Mustafa Erdem, “Hıristiyanlıktaki Vaftiz Anlayı?ı Uzerine Bir Ara?tırma”, a.e. , XXXIV (1993), s. 133-154.

J. H. Srawley, “Cappadocian Theology”, , III, 212-217.

M. Sureyya ?ahin, “Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi”, , XII, 342-348.

Bu madde TDV ?slam Ansiklopedisi’nin 2007 yılında ?stanbul’da basılan 33. cildinde, 409-414 numaralı sayfalarda yer almı?tır. Matbu nushayı pdf dosyası olarak indirmek icin tıklayınız.
TDV ?slam Ansiklopedisi 'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BA?KA B?R MADDE GOSTER